17 Aralık 2014 Çarşamba

Hafta Sonu Ödevimiz , Ders: Fen Bilimleri ,Konu: Ses

3.sınıflar bu sene ilk defa Fen Bilimleri dersini görüyor. Bütün ilkleri yaşayan bir zümre olarak bu  ilkte de  hiç zorlanmadık. Çocuklar Fen Bilimleri dersini çok sevdi. Bu ay Ses ve Işık konusuna devam ediyoruz. Hafta sonu ödevimiz de ses konusu  ile ilgili  olsun istedik ve  buradaki makaleden alıntı yaptık "dünyanın en yalnız balinasının hikayesi" ... Çok ilgi çekici ama biraz hüzünlü. Yalnız kalmanın empatisini en derinlerde yaşatıyor. Okumanızı tavsiye ederiz.

Ses Dalgaları ve Bir Balinanın Kaderi

" Konu iletişim olduğunda herşey mümkün" videosunu paylaştığımızda, uzun bir zaman önce okuduğum bir yazıyı hatırladım. " Ses dalgaları ve bir balinanın kaderi". Dünyanın en yalnız balinasının hikayesini duymuş muydunuz hiç?

... New York Times'ın 2004 yılına ait makalelerden birinde yayınlanmış dünyanın en yalnız balinasının hikayesi. Bilimadamları 1992 yılından beri takip ettikleri bu balina ile ilgili bir problemi ortaya çıkardılar. O diğer balinalar gibi değil. Arkadaşı, ailesi yok. Hiçbir kabileye, sürüye yada gruba dahil değil. Bir eşi bile yok, hiç olmamış. Onun seslenişi iki ile altı arası gruplardan oluşan çağrılar halinde geliyor ver herbiri beş altı saniye sürüyor. Fakat bu balinanın sesi diğer hiçbir balinanın sesine benzemiyor, eşsiz. Türünün geri kalanı 12hz ile 25hz arasındaki ses dalgaları ile iletişim kurarken, O,  51.75hz ile sesleniyor. Görüyoruz ki bu açık bir problem. Diğer hiçbir balina onu duyamıyor. İletişim kurabilmek için yaptığı tüm çağrılar cevapsız kalıyor. Tüm çığlıkları okyanusun sessizliğinde kayboluyor. Ve, herbir yalnız sesleniş ile daha da hüzünleniyor ve hayal kırıklığına uğruyor. Yıllar geçtikçe çağrısının notaları umutsuzlukla daha da derinlere iniyor...

  Aynı ses frekansında seslenemediği için kaderi yalnızlık olan bu hüzünlü balinanın nasıl hissettiğini bilebilir miyiz? Yada şöyle soralım; Çılgınca bağırdığınız, sesinizi duyurmak için çırpındığınız ama ne yaparsanız yapın sizi kimsenin duymadığı, varlığınızın bile farkedilmediği rüyalarınız oldu mu hiç? Birilerinin sizi duyması için defalarca deneyip korku ve üzüntü içinde sıçrayarak uyandığınız rüyalar...
  İletişim kuramadığımızda hissettiğimiz duygular da bu rüyalara benzer. Uyumun içinde olmadığımız için seslerimizi algılayamayız ve ne söylersek söyleyelim, sesimiz nekadar yükselirse yükselsin, duyulamayız/ duyamayız. Oysa konuştuğumuzdan daha fazla dinlediğimiz de, göz teması kurduğumuzda, anlayabilme ve ifade edebilme niyeti içinde olduğumuzda söylediklerimiz rahatlıkla ve kolaylıkla yerini bulur. Anlayabilir ve anlaşılır oluruz.
   Bu yazıyı okuduğunuzda "konu iletişim olduğunda, herşey mümkün"  videosunu birkez daha izlemenizi tavsiye ederim. Çünkü hem hikaye hem de video kendimizi ifade edebilmemizin, iletişim kurabilmenin nekadar güçlü değerlere ulaşabilmemize vesile olduğuna dair çok keskin iki örnektir aslında. Önemli olan iletişim konusunda yaptığımız seçimlerin bu iki örnekten hangisine daha yakın olduğudur. Aynı frekansda, sadece sözlerimizin değil, aynı zamanda seslerimizin ve ruhumuzun da uyum içinde olduğu bir iletişim haline geçtiğimizde hissedebileceğimiz sevgi ve huzur olur. Rüyalarımız ise sıçrayarak uyandığımız korkularımıza değil, biraz daha içinde kalabilmek için uyanmaya direndiğimiz, gün ışığı ile huzur içinde ve gülümseyerek uyanmamızı ve yeni güne "Merhaba" dememizi sağlayan yansımalara dönüşür.

Her an'ımızda pozitif değerlere ulaşabilmenin ve uyum içinde daha falza paylaşabilmenin ümidi ile...
~ Şifanın Sırları

Hikayenin orjinaline bu link ile ulaşabilirsiniz:
http://soundtheater.tumblr.com/post/5248920094/sound-waves-and-the-fate-of-a-whale




Hiç yorum yok :

Yorum Gönder