19 Şubat 2015 Perşembe

Sınıfta oturma düzeni nasıl olmalı?

     Oturma düzenleri:


 Oturma düzenleri tek düze ise ve sürekli aynı yapı korunuyorsa, öğrenciler arka arkaya dizilen sıralarda oturuyor ve sadece birbirlerinin enselerini görebiliyorlarsa böyle bir ortamda sınıf ikliminin olumlu olması beklenemez. Çünkü bu ortam çocukların sağlıklı iletişim kurabilecekleri bir ortam değildir. Böyle bir durumda öğretmenin yapacağı şey, zaman zaman dersin, konunun, yöntemin özelliğine göre oturma düzenlerini değiştirmektir. Burada herhangi bir oturma düzenini ön plana çıkarmak yerine öğretmenin hangi oturma düzenlerini kullanacağına yaratıcılığı oranında karar vermesini beklemek daha sağlıklı olabilir.Bunların yanında sınıfın, öğrencilerin etkinlikler esnasında akran öğrenmelerini gerçekleştirebilecekleri eğitsel gezilere imkan sağlayacak şekilde düzenlenmesi sağlanabilir.




Sınıf içi değişik oturma düzeni örneklerini aşağıdaki tablodan inceleyebiliriz.

Bir Asırlık Öğretmen Mesleğin Sırlarını Anlattı

Öğretmenlik mesleğine gönül veren ve 42 yıl hizmet eden Saadet Berna, 97 yaşında hala okuldan okula koşarak genç meslektaşlarına "Model Öğretmen" olmanın sırlarını anlatıyor.



Öğretmenlik mesleğine gönül veren ve 42 yıl hizmet eden Saadet Berna, 97 yaşında hala okuldan okula koşarak genç meslektaşlarına "model öğretmen" olmanın sırlarını anlatıyor.Saadet Öğretmen, 24 Kasım Öğretmenler Günü öncesi, kendi boyadığı perdeleriyle, renkli koltuklarıyla, zengin kütüphanesiyle kurduğu dünyasının kapılarını AA muhabirine açtı.Atatürk'ün naaşının Dolmabahçe'den Haydarpaşa'ya getirilirken onu havadan takip eden uçağı kullanan pilot eşi Turgut Berna'yı gururla, kalbi delik olduğu için kaybettiği 21 yaşındaki kızını gözleri dolarak ansa da oğlunu ve torunlarını düşünerek kendini mutlu edebilen güçlü bir kadın Saadet Berna.Cumhuriyetin ilk öğretmenlerinden 97 yaşındaki Saadet Berna, iki yıl önce de Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafındanTürkiye'den "aktif yaşlı" seçilerek ülkeyi temsil etti.Dört çocuklu bir ailenin en küçük kızı olarak dünyaya gelen Saadet Berna'nın hem annesi hem de babası öğretmen.Öğretmen olabilmek için çok uğraştığını anlatan Saadet öğretmen, ortaokulu okuduktan sonra Eskişehir Lisesine devam etmek istediğini ancak kız olduğu için alınmadığını anlattı.Saadet Öğretmen, babasına okula devam etmek için çok ısrar ettiğini belirterek, "Babam 'üç kardeşin daha var, farklı bir şehre gönderemem masraflı olur' dedi. Bir sene ağlayarak geçirdim çünkü okumak istiyordum. Sonra bu isteğimi bilen Eskişehir Lisesi'ndeki Öğretmenler Kurulu'nun önerisiyle 1934'de İstanbul'daki Çapa Öğretmen Okulu'na gönderildim" diye konuştu.-"Dünyaya bir daha gelsem yine öğretmenlik mesleğini seçerdim "Atatürk ile ilgili anılarını gözleri dolarak anlatan Saadet Öğretmen, bir gün Atatürk'ün eğitim gördüğü okulu ziyaret ettiğini onu yakından görmenin kendisini çok heyecanlandırdığını söyledi.Atatürk'ün ülkenin düşmanlardan temizlenmesinin ardından öğretmenlere "Türkiye'nin geleceğini siz kuracaksınız", genç subaylara da "siz de memleketi koruyacaksınız" sözleriyle seslendiğini aktaran Berna, bu nedenle Atatürk'ün her iki mesleğe de büyük önem verdiğini vurguladı. Okuldan 1937 yılında mezun olduğunu ve meslek hayatına ülkenin çeşitli illerinde devam ettiğini ifade eden Saadet Berna, "Dünyaya bir daha gelsem yine öğretmenlik mesleğini seçerdim" dedi.Cumhuriyetin ilk öğretmenlerinden Saadet Berna, öğretmenlere ara tatillerde kendilerini daha iyi yetiştirebilmeleri için kurs verilerek, sertifika alanlara da maaşlarına zam yapılması gerektiğini belirtti.Öğretmenlerin mesai saati kavramının olmaması gerektiğini vurgulayan Berna, "Öğretmenlerin mesai saatiyle kendini bağlaması doğru değil.  . .-"Öğretmenlik hiç bir mesleğe benzemiyor"Meslektaşlarını hiç bir zaman unutmadığını anlatan Berna, okullardan gelen teklifler üzerine deneyimlerini öğretmenlerle paylaştığını, ailelerle konuştuğunu ve öğrencilerle bir araya geldiğini anlattı.Öğretmenlik mesleğinin hiç bir mesleğe benzemediğini dile getiren Berna, "Öğretmenin pedagojik formasyonu olacak yani mesleği uygulama bilgileri olacak, dalında uzman olacak, bir de genel kültürü olacak, çocuklara gelin araştıralım bunu diyecek" ifadesini kullandı.Özel bir okulda müdürlük yaparken birinci sınıf öğrencilerini uyum eğitimi için bir hafta önceden eğitime başlattığını anlatan Berna, bugün de bu uygulamanın olmasının kendisini mutlu ettiğini dile getirdi.Berna, "Öğretmen yaşamıyla model olmalı. Araştırıcı, inceleyici olmalı, geleceğe dönük olmalı, sabırlı olmalı ve sade bir yaşam içinde olmalı" dedi.Emekli öğretmenlerin bütün Türkiye'yi dolaştıkları için pek çok konuda bilgisinin olabileceğine, tecrübelerinden faydalanılabileceğine dikkati çeken Berna, aileler çocuğuyla, yaşamıyla ilgili konularda emekli öğretmenlere danışabileceğini sözlerine ekledi.

İsimler Ne Halde ?

“Somut işlemler döneminde olan öğrencilerimize soyut kavramları öğretmek için nasıl bir yol izlemeliyiz?” Sorusundan yola çıkarak soyut kavramları somutlaştırarak derslerimizi işlemeye gayret ediyoruz.

Bu hafta Türkçe dersimizde “İsmin Halleri” konusuna giriş yaptık. Konumuza günlük hayattan yola çıkarak “5 Beş Kardeş “ hikâyesi ile başladık. (Dikkat çekme)

Hikâyemiz şu şekildeydi:

Günlerden bir gün başparmak, işaret parmağı, orta parmak, yüzük parmak ve serçe parmak (beş kardeş) çok kavga etmiş. ( Burada bu beş parmağın, kardeş olduğu söylenir.) Aslında bu beş kardeş hep kavga ederlermiş. O gün de kardeşler oyuncak kavgasına tutuşmuşlar. Hemen hemen her gün kavga etmelerinden sıkılan babaları, bu beş kardeşe bir ders vermek istemiş. Onları kimsenin olmadığı ıssız bir adaya götürmüş. Adaya çocuklarını bırakırken adadan kurtulmalarının mümkün olduğunu ellerine on beş kelimenin yer aldığı bir kâğıt bırakacağını söylemiş. Kâğıdı bırakırken de kâğıttaki kelimelerin ortak bir özelliğinin olduğunu, eğer şifreyi çözerlerse adadan kurtulabileceklerini söylemiş ve gitmiş.

Hikâyemiz burada kesilir ve hikâyede verilen on beş kelime ismin hallerine göre sınıflandırılır. Burada öğrencilerin ismin yalın halinde ek almadığını ve diğer kelimelerde eklerin olduğunu bulmaları için yönlendirici sorular sorulur. (Kaynakça: http://ogrenmeningizemi.blogspot.com.tr/2015/02/s-u-el-i-nhaller-i-ne-debak-merhabalar.html)

Hikâyeden sonra öğrencilerle ismin halleri tek tek açıklanır. Açıklama yaparken “ev” kelimesinden yola çıkılır. Ev kelimesinden yola çıkmamızın nedeni ise onların günlük hayatınla daha çok bağlantı kurabilmelerini bekliyor olmamız.


Bodrum Evleri ile İsmin Hallerini Öğreniyoruz.


Öğrencilerimize 5 tane mavi, 3 tane beyaz renkte kağıt verdik. Beyaz kağıtlara 5 tane Bodrum evi çizip kesmelerini istedik. ( Yönergelerini vererek)  Üzerinde 4 tane kız resmi olan bir kağıt verdik ve kız resimlerini kesmelerini istedik. (Kağıtlardaki çocukların kız olmasının nedeni   kadının toplumun her alanında etkin rol oynaması gerektiğinin önemini vurgulamaktı.) Öğrencilerimizin kestikleri evleri tek tek mavi kağıtlara yapıştırmalarını istedik.Öğrenciler   kestikleri resimlerin 4 tane, fakat ev resimlerinin 5 tane olduğunu söylediler ve bunun nedenini sordular. Buradan yalın halde olacak eve resim  yapıştırmamaları sonucunu çıkartmalarını bekledik.

İsmin ayrılma haline evinden ayrılan ve üniversiteye giden bir öğrenciyi,
İsmin yönelme haline üniversiteyi bitiren ve artık evine dönen bir öğrenciyi,
İsmin belirtme haline uzaktan özlemle evini gösteren bir öğrenciyi,
İsmin bulunma halini de ailesi ile yaşayan bir öğrenciyi tasarlamalarını istedik.




Daha sonra bakın nasıl ürünler ortaya çıktı…